29 Kasım 2008 Cumartesi

Özgürlük....


Tiyatro oyunlarına ilgim tam hız devam ediyor.Ne yapayım benimde şu aralar en büyük zevklerim tiyatro,sinema ve alış-veriş merkezlerini gezmekten ibaret.Ev hayatından(dört duvardan) fırsat bulunca hemen kendimi kalabalık alanlara atıyorum nefes almak için iyi geliyor.Ya şikayet etmek için söylemiyorum bunu.Hayatımın bu dönemi bunu gerektiriyor biliyorum.Yaşamımıza bir can kattık ve bunun sorumluluğu çok büyük.Onun gelişimi herşeyden 'ben'den de çok önemli.O yüzden 'ben'i unuttum.
Neyse işte son gittiğim oyun yine devlet tiyatrolarının 'giordano bruno' adlı oyunu.Konusu ve oyun biraz bana ağır geldi.Başrol oyuncusu mükemmeldi.Diğer oyuncularda mutlaka iyidi ama başrol oyuncusu oyun kişisiyle özdeşleşmişti.Oyunun konusu kısaca:
Tarihte ‘düşünce özgürlüğünün ilk havarisi’ olarak kabul edilmiş
GİORDANO BRUNO’NUN, fikirleri adına mücadelesini ve sekiz yıl işkenceden sonra Engizisyon tarafından 1600 yılında Roma’da yakılışını anlatıyor.
İşkenceler, Bruno'nun yakılışı,savunduğu fikirlerin anlaşılamaması, karanlık sahneler,oyunun 2 saat 40 dakika sürmesi,tiyatronun aşırı sıcak olması beni biraz yordu.Ama oyunu başarılı diye nitelendirebilirim yinede.Yaşamın bir ucundan tutmayı seviyorum.

25 Kasım 2008 Salı

Burdayım.....


Zaman zaman kaybolsamda aslında buralardayım.Sadece kendime ve bloguma zaman ayıramıyorum.Uzun süredir bloguma bakamıyor, hiç birşey yazmıyorum.2008 yılı talihsizlikler yılı desem abartmış mı olurum acaba.Ne bileyim işte kazalar,ameliyatlar,olumsuzluklar üst üste geldi hep.Geçen günde oğlum düştü, yüreğimiz ağzımıza geldi.Hem kafası şişti hem gözü yaralandı yani köz kapağı işte kan falan korkutucu bir görüntüydü.Neyse uzun süreden sonra geldim iç karartıcı olmayayım bari değil mi.
Çok sevdiğim eski bir dostum evlendi, maalesef düğününde bulunamadık yine talihsizlikler yüzünden ona da gönülden mutluluklar diliyorum.
Bu arada bir akşam sinemaya kaçabildik yine,'Issız Adam'a' gidecekken son anda fikir değiştirip 'Osmanlı Cumhuriyetine' gittik.Gülmeye ihtiyacımız var diye düşünmüştük.E güldük te.Fakat ağladım da aynı zamanda.Gani Müjde çok farklı bir konu işlemiş hoşta olmuş.Absürd bir komedi olduğunu düşünmüştüm ama düşündürücü tarafı da çok olan bir filmdi.Eğer Atatürk olmasaydı ne olurdu,nasıl bir ülkede yaşardık düşüncesini işlemiş.Amerikan mandasında hiçir yetkisi olmayan buna rağmen taht kavgalarıyla uğraşan bir osmanlı cumhuriyeti.Güzel mesajlar veren düşündürücü bir komedi filmi.Tavsiye ederim.
Hayat güzelliklerle dolu neden bunu görmek bazen çokkk zor oluyor.

2 Kasım 2008 Pazar

Hoşgeldin Dünyama....



Oğlum 2 yaşına girdi.31 Ekim Cuma günü doğumgünü vardı.Küçük bir doğumgünü partisi yaptık ona.Doğduğu gün daha dünmüş gibi.Ama o hızla büyüyor.Eşim, doğduğu günden bugüne görüntülerinin olduğu bir cd hazırlamış.Gelişimini böyle görmekte bizi çok heyecanlandırdı.Emeklemesi, yürümesi, konuşması hepsi birden oluvermiş gibi.Ama ne kadar emek istiyor, ne kadar zahmetli bir iş çocuk yetiştirmek.Daha çok emek vereceksin 2 sene nedir ki dediğinizi duyar gibiyim.Doğru daha ne zorlu yıllar var önümüzde ne güzel yıllar değil mi?
İyiki doğdun bebeğim.İyiki hayatımıza girdin.Nice nice güzel yıllar hep birlikte olalım.Sağlıklı ve başarılı nice yıllara güzel yavrum....