19 Mayıs 2009 Salı

Gölcük Keyfi


















Bu aralar ne yapıyorum, nerelerdeyim ben de bilmiyorum.Ama artık yoruldum.Biraz durmak istiyorum ya bakalım, eşim yine bir sürü tadilat düşüncesinde artık hayırlısı...

Pazar gününü Bolu-Gölcük'te geçirdik.Daha önce de 2 kere gitmiştim Gölcüğe .Çok büyülü, hoş bir atmosferi var.Ankara'ya 2 saat uzaklıkta ve yol da son derece düzgün.Zaten otobandan gidiliyor.Fazla söze gerek yok, sanırım fotoğraflar herşeyi anlatıyordur.






15 Mayıs 2009 Cuma

Yoğun Bir Günün Ardından


Çook yoğun bir gün geçirdim bugün.Sabah erkenden kalktık 10:30 göz doktorunda randevumuz vardı.Kahvaltı, giyinme olayı Mert'te saatler alabiliyor oluruna bırakırsan.Tabii kahvaltı etmedi, giyinmeyi de zorla yaptırdıktan sonra düştük yollara.Nereye gittiğimizi de biliyor ya, yarı yolda başladı eve gidelim demeye.Hastaneye geldik tabi göz muayenesi yaptırmadı hiçbir göz makinesine bakmadı, doktor mikrop kapmış dedi ve bir damlayla olaya noktayı koydu.Çocuk doktorumuzda viral bir enfeksiyon olduğunu söyleyip klasik bir peditus ve burun açıcı spreyle bizi uğurladı feryat-figan.

Eve gelir-gelir gelmez tadilat başladı.Evimizin kapılarını değiştirmiştik onları getirdiler.Heryer heryerde oldu tabii bir sürü pislik oldu, 4-5 saat uğraştılar.Ustalar çıktı apar-topar ve de yarım yamalak ev temizlendi(mi acaba), doğru babanneye Mert bırakıldı ve de önceden alınan biletlerimiz yanmasın diye tiyatroya koşuldu.

'Galilei'nin Yaşamı' oyunun adı.Brecht'in bir oyunu.'Bilime baskı yapılır mı'yı irdeleyen oldukça öğretici, güzel bir oyundu.Okul çocukları için çok öğretici bizler için bilgi tazeleyici olmakla birlikte ağır akan bir oyun olduğunu da söylemek zorundayım.Ama kesinlikle oyunculuk çok iyiydi ve güzel bir oyundu.Yer yer dikkatim dağılsa da sıkılmadan izledim diyebilirim.Heralde artık tiyatro sezonunu da bu oyunla kapamış olduk.Gitmediğim çok az oyun kaldı.O da ya bilet bulamadık da gidemedik ya da zamanlarını denk getiremedik.

Bu arada unutmadan sevgili kocamla da diyete başladık.Özii'nin Öziice deki diyetine sadık kalmaya çalışıyoruz.Günün yoğunluğundan öğle yemeğini atladık ama yarın daha iyi olacak inanıyorum:))

Şimdi çoook yorgunum.Uyumam lazım.Yarın temizliğin 2.bölümü var.Artık bana kolay gelsin.....

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Şimdi Ben Ne Yapayım?


Mert bu aralar sürekli ya gözlerini kaşıyor ya da eli ağzında.Ellerini ne kadar sık yıkamaya ya da silmeye çalışırsam çalışayım yine de o bir çocuk ve herzaman buna yetişemiyorum.Dün parktan geldik el,yüz yıkandı üst baş değiştirildi ve uykuya yattı.Kalktığında sol gözü kanlanmıştı.Muhtemelen aşağıdaki yürüyüş yolundaki kumlarla oynarken gözlerini kaşıdı ve mikrop kaptı.Oynama desem zaten beni dinlemiyor, aşağı indirmesem çocuğum fanusta mı büyüyecek olmuyor.Öksürük tam kesildi derken şimdi tekrar başladı.Yani yarın bize doktor yolu yine gözüktü.

3 yaşından önce zaten çocukların bir göz doktoru tarafından muayene edilmesi gerekiyormuş.Biz de fırsat bu fırsat deyip bir göz doktorunu ziyaret edeceğiz de muayene nasıl olacak Mert'le o biraz düşündürüyor.Hayırlısı bakalım.


12 Mayıs 2009 Salı

Kağıt Kıvırma Sanatı











Atatürk Kültür Merkezinde anneler günü için düzenlenen hediyelik eşya fuarına gitmiştim.Bu fuarı seviyorum çünkü değişik ülkelerden de el katılım oluyor.Farklı el sanatlarıyla tanışabiliyoruz.Bu sefer gitiğimde de 'kağıt kıvırma sanatı' ile tanıştım.Fazla rağbet görmeyen ,unutulmuş el sanatlarından biri diye düşündüm.Çok fazla sohbet etmeye zaman bulamasam da aklıma takıldı ve internetten ararştırırım nasıl olsa dedim.Kendisinin nette olmadığını söylemişti ama bu kadar yok denecek kadar az bilgiye de rastlayacağımı düşünmemiştim.Bir-iki fotoğraf bulabildim.Bilgi ise yoktu.İngilizce olarak araştırdığımda ise tabiiki bir sürü bilgi buldum ama ne kadarını anlayabildim tartışılır tabi:(

Oldukça eğlenceli, renkli çiçekli, böcekli bir sanat.Artık paket olarak el sanatları malzemeleri satan dükkanlarda bulabileceğimizi söylemişti AKM de tanıştığım bayan.bulabilirsem ben de yapmayı düşünüyorum.

10 Mayıs 2009 Pazar

Anneler Günü Hepimize Kutlu Olsun:)


BİR TEK ANNEM OLSUN BANA BİŞEY OLMAZ.

Herkesin,anne olsun olmasın bu duyguyu içinde yaşayan, sevgisini bir çocuğa gösterebilen tüm kadınların anneler gününü kutlarım.

Annemi çooook seviyorum ve onun bu güzel gününü birlikte yaşamaktan çok mutluyum.Oğluma da bana bu duyguyu yaşattığı için teşekkür ediyorum.Uzuuuun yıllar hep birlikte olmamız dileğiyle...

8 Mayıs 2009 Cuma

Bitli Kurabiye


Karşı komşum geçen gün bir tabak sıcak börek gönderince benimde tabağı boş göndermemek adına bişeyler yapmam şart oldu.Yoksa misafirim falan gelmeyecekse pek pasta-börek yapmıyorum.Çünküüü yiyorum.Tarifini aldığım ama denemediğim bir kurabiye vardı ben de onu yapayım bari dedim.İsmine bakıp bu da ne şimdi demeyin.Susamlar efendim öyle tezahür edilmiş:)

Malzemeler
1 paket margarin
4,5 su bardağı un
6 yemek kaşığı şeker
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı susam
2 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Malzemelerin hepsi karıştırılır.Kurabiye şekli verilir.Üstü pembeleşince fırından çıkarılır.İsteğe bağlı pudra şekeri ile süslenir.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Idık ile Bıdık




Ailemize yeni üyeler katıldı Idık ile Bıdık koyduk isimlerini.İki küçük japon balığı.Uzun süredir Mert'in evde besleyebileceği bir hayvan almayı düşünüyorduk zaten.Daha doğrusu balıktan başka bir hayvanı pek düşünmedim.Çok yer kaplamayan, bakımı kolay.Pet shoplara bakmayı Mert çok seviyor.Her AVM ye gittiğimizde mutlaka hayvanlara da bakıyoruz.
Dün akşam babası balıkları getirince Mert çok sevindi.Hemen 'çok yem atarsak ölürler' dedi.Bir çizgi filmde görmüştük.Hatırlamasına çok şaşırdım.Tabii bu onun durup durup 'hadi yem verelim' demesine pek engel olmadı:))
Küçük bir fanusta oldukları için acaba yaşarlar mı? endişemiz var.Bir de tabii eğer başlarına kötü birşey gelirse Mert'e anlatmakta zorluk çeker miyiz?korkusu var ama.Hayatı bir şekilde öğrenecek.
Evin neresine gidersek Idıkla Bıdığı da oraya taşıyoruz , eve gelenlere önce balıklarımızı gösteriyoruz:))Bakalım bu heyecanımız ne kadar sürecek.......

5 Mayıs 2009 Salı

Susam Sokağı



Sevgili Gülcan (Egemenli Hayat) beni ve pek çok Susam Sokağı sever dostları mimlemiş.Tekrar yayınlanmasını istiyor.Haklı bence de.Çocuklarımız bir sürü abuk sabuk kırdılı vurdulu şiddet içeren çizgi film izliyor.Onun yerine öğretici hem de kuklalarla ilgilerini çekebilecek Susam Sokağı gibi bir programı izlemeleri daha yararlı.Ben de Gülcan'ı destekliyorum ve eğer sizlerde tekrar yayınlanmasını istiyorsanız TRT Çocuk'un iletişim formuna mail gönderebilirsiniz.Böylece çocuklarımız da Susam Sokağını izleyebilirler.

'Sür sür sür,sür arabanı.

Keyifli ,neşeli ,tasasız çıkar hayatın tadını...'

Gülcan'ın hatırlattığı ve gülümseten bu ve benzeri nice çocuk şarkısı, Edisi,Büdüsü,Kurabiye Canavarı ile gerçekten unutulmaz Susam Sokağını tekrar izlemek ve çocuklarımıza da izletmek istiyoruzzzz.Bloguma ziyarete gelen herkesi bu konuda mimliyorum.

3 Mayıs 2009 Pazar

Pazar Keyfi


Günlerdir hava kapalı ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.Yine eve hapsolduk.Yağmuru severim sevmesine ama havanın kasvetli oluşuda canımı sıkmıyor değil hani.

Arkadaşlarla korka korka pazar için plan yaptık.Açık havada brunch keyfi.Hava durumu iyi olacak diyordu ama ya yağarsa.Pazar sabahı kalktık hava açık ama biraz rüzgarlıydı.Gittiğimiz yer bahçe içinde, çiçekler ve ağaçlarla çevrili bir mekandı.Salıncaklar, alabalık havuzları, şark köşeleriyle hoş bir yer.

Neyseki hava güneşliydi de bahçenin keyfini çıkardık.Tabii Mert izin verdiği ölçüde.Çünkü hiç oturmadı sırayla gezdik babasıyla.Yine de çay keyfi yapabildik.Güneşli havayı içimize çektik.Yaz özlemimizi de tatil konuşarak depreştirdik:))

Eve dönüş yolunda da yavru kuzuları gördük.Annelerini emiyor ve koşturup duruyorlardı.Hemen durup onları sevdik.Sitemize geldiğimizde de uçurtmamızı uçurduk.Komşular benim uçurtma uçurduğumu görünce 'şimdi Mert oynuyor değil mi?' diyerek coşkuma ortak oldular:))

Pazar günlerinin böyle güzel geçmesinden büyük keyif alıyorum.Çünkü hafta içi evde çok bunalıyoruz.Hiç değilse pazarları açık havada ve değişik yerlerde bulunmaktan, arkadaşlarla vakit geçirmekten çok mutluluk duyuyoruz..