30 Mart 2009 Pazartesi

Oğlumun Sünnet Fotoğrafları


Oğlum 2,5 yaşında ve 3 ay önce doktorumuzun tavsiyesiyle zorunlu olarak sünnet oldu.Bizim için oldukça zor bir süreçti.Küçük olduğu için sünneti hangi metodla yaptırmak gerekiyor, deneyimli bir doktor yapsın acaba hangisi en deneyimlidir gibi soruları bir an önce cevaplayıp en kısa zamanda da yaptırmamız gerekti.Sonunda bütün şartları bir araya getirdik ve sünnet gerçekleşti.Oğlum sünnet oldu ama türlü yeni huylar edindi canı çok acıdı.Şimdi bunların hepsi geçti gitti.

O zaman kış olduğu için sünnet düğünü yaptırmadık(eşimde çok gereksiz buluyordu zaten).Geleneklere uygun olsun diye kıyafetini aldık ve mevlid okuttuk.İstedim ki bir de fotoğraf çektirelim bir albümü olsun.Çünkü ben anıları fotoğraflarla da görmeyi hatırlamayı sevenlerdenim.Ama oğlum bu konuda çok inatçı poz vermeyi objektife bakmayı hiç sevmiyor.(bu konuda babasına çekmiş:)Bir kez götürdük ağladı, stüdyoya girmek istemedi.3 ay geçti şansımı bir daha denemek istedim.Bu sefer zar zor da olsa yine bir albüm yapacak kadar fotoğraf çektirdik.Uzun sözün özü ;

İşte yakışıklı oğlumun süper görüntüleri ta ta ta taam:)))

Melek anne gururla sunar:))

Seçim sonuçları


Seçimlerle ilgili pek çok yorum yapılıyor.Kimi İktidar partisinin oyları düştü diyor kimi CHP oylarını artırdı diyor.Ona dikkat çekiliyor buna yorum yapılıyor.Ben 4. kez Ankarayı yine aynı belediye başkanının yönetecek olmasından çok rahatsızım.Bir mevkiye gelen insanların çok çok uzun yıllar aynı işi yapmasından rahatsızım.Bu kadar yolsuzluk iddalarına karşın hiç bir şey yapılmamasından rahatsızım.Ama demokrasi var ne yapalım ki çoğunluğun kararı öyle.Şaibeler olduğu söylensede bu konuda daha önce de söylenceler vardı o zaman önlem alınmalıydı diye düşünüyorum.En azından oy kullandığım bölgede kendi seçimim olan partinin kazanmasından memnunum ki oyum boşa gitmedi diyebiliyorum.


28 Mart 2009 Cumartesi

Tırtıl Kurabiye



Hafta sonunu evde geçiriyoruz.Pazar günü seçim var oy kullanacağız umarım herkes de öyle yapar ve sandığa gidip oy kullanır.Hepimize sonucun hayırlı olmasını dilerim.
Ağzınız tatlansın diye de tırtıl kurabiyenin tarifini vereyim dedim.Çocuklar çok seviyor çayın yanına da çok yakışıyor.


Malzemeler
1 paket margarin
1 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
2 çay bardağı pudra şekeri
kabartma tozu
alabildiği kadar un
Yapılışı
Margarin yumuşamış olsun.Malzemeler katılır.
Kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğrulur.
Fotoğrafta gördüğünüz aparatla şekil verilir.
(Pazarlarda ve alış-veriş merkezlerinde bulunabilen bir aparattır.)
Hafif pembeleşinceye kadar 150 derecede pişirilir.
Şimdiden Afiyet Olsun:)


27 Mart 2009 Cuma

Köşebaşı




Ankara Devlet tiyatrosunun güzel bir oyunu 'Köşebaşı'.1940 lı yılların İstanbulunda bir mahallede geçiyor oyunun konusu.Tam eski türk filmlerindeki mahalleler olur ya, öyle bir mahalle.Bakkalı, kahvesi, ebesi , çeşme başındaki kadınları, veresiye defteri vs.Gözyaşıyla, güldürüsüyle yani acısıyla tatlısıyla mahallenin bir günü anlatılıyor dolu dolu.Oyuncuları da oyunu da çok beğendim.Ankaralı arkadaşlarıma tavsiye ederim izlemelerini hoş bir seyirlik.Yormadan, sıkmadan akıcı ve hoş bir dille sahneleniyor oyun.


Ayrıca bir not ;Devlet tiyatrolarının ilk sahnesi olan 'Küçük Tiyatro' 1947 yılında perdelerini 'Köşebaşı' oyunu ile açmış.Bu özelliği ile de izlemeye değer bence.


Hep anlatılır mahalle kavramı, veresiye defteri, mahalle arkadaşlığı...Artık büyük alışveriş merkezlerinden kredi kartlarıyla alışveriş yapan ve birbirini tanımayan, selamlaşmayan, çok katlı apartmanlarda oturan bizler için de geçmişi hatırlamak adına da iyi bir fırsat olur.

25 Mart 2009 Çarşamba

Mutluluklar ....


Pazar günü bahsettiğim gibi eşimin kardeşinin nişanı vardı.Oldukça kalabalık davetli grubunu hoş bir şekilde ağırladık.Yüzükler takıldı, halaylar, oyunlar, afiyetle yenen ikramlardan sonra yorgun argın evin yolu tutuldu.Darısı düğüne olsun artık , mutluluklar diliyorum evlilik yolunda atılan bu adımın devamı gelmesi dileğiyle.

Ertesi gün evden dışarı çıkmadık üstümde bir ağırlık bir yorgunluk vardı.En iyisi evde film izlemek dedik.Oğluş da uykuda olunca oscarlı'Çaylak Milyoner' filmini izledik.Çok beğendim oscarı haketmiş gerçekten.Umarım Türk filmlerinden de aynı başarıları görürüz.Biz de artık bir oscar alalım değil mi:)

Salı günü temizlik yapayım dedim ama hiç içimden gelmedi.Kardeşimin eşi de kahvaltıya çağırınca evi olduğu gibi bırakıp oğluşla çıktık.Güzel bir kahvaltı ardından park sefası zaman zaman güneşli zaman zaman rüzgarlı hava da iyi geldi.Çocuklar eğlenince biz de rahatlıyoruz.Ee 'tebdili mekanda da ferahlık var' ne de olsa:))

Bugün sonunda temizlik olayını gerçekleştirdim de üstümden bir yük kalktı.Bir kaç günlük havadisler bu kadar işte.Yarın arkadaşlar tiyatroya davet etti.Bakalım nasıl bir oyun izleyeceğim.

21 Mart 2009 Cumartesi

MİM....




İlknur beni evinizin en sevdiğiniz köşeleri konusuyla mimlemiş.Herkes gibi ben de evimin her köşesini çok seviyorum ve bu seçim konusunda biraz zorlandım açıkçası.
Oturma odamdaki kitaplığım ve salonumdaki biblolarımın ve en sevdiğim evlilik fotoğrafımın bulunduğu bölümler en sevdiğim köşelerim.Kabul ederlerse ben de dreamland ve içimden geldiği gibi yi bu konuda mimlemiş olayım.

19 Mart 2009 Perşembe

Güneşi göremedim, 'Aşk'ı gördüm....


Birkaç gündür hatlarda bir problem olduğu için internete giremedim.insanda bir boşluk yaratıyormuş gerçekten bu eksiklik:))Sürekli hatları kontrol ediyorum, görevliye hala bakım yapılıp yapılmadığını soruyorum.Sonunda problem giderildi ve ben geldim işte.

Pazar günü çiçekler,çikolatalar, kahveler eşliğinde nişan konuşmaları yapıldı.Bu hafta pazar günü nişan var hazırlıklar yapılıyor.Yaklaşık 60 kişi ağırlanacak.Telaş başladı.

Dün akşam sinemaya gidelim dedik ve son günlerde çok konuşulan 'Güneşi Gördüm' filmine gitmeye karar verdik.Keşke gitmeseydim diyorum şimdi!.Kimseyi yönlendirmek istemem ama içim burkula bacıya filmi izledim.Ağlamaktan helak oldum.Filmin dram olduğunu biliyordum ama bu kadar trajedinin bir araya nasıl getirildiğine de inanamadım.Film bir sürü mesaj veriyor.Güzel mesajlar bunlar; erkek çocuk takıntısı,kardeşin kardeşi vurması, doğuda eğitim sorunu başta pek çok sorun yaşanması, eşcinsellik, kaçak göçmenlik vs. Ama be kardeşim o çamaşır makinesi artık trajedinin doruğuydu.Evde izliyo olsam televizyonu kapatırdım.Ama kalabalık yerlerde öyle filmi bırakıp çıkamıyorum maalesef.Sonuna kadar oturdum ağlaya ağlaya da çıktım filmden ama moralim bozuldu, uykum kaçtı.

Elbette film gerçeklerden yola çıkılarak yapılmış olmayan olayları göstermemiş filmin yönetmeni ama ilk filmini de sırf bu yüzden izlememiştim yeni filminide bu kadar olabileceğini tahmin edemediğim için izledim.Yani bu trajedileri benim içim kaldırmıyor.Bu gerçeklerin farkındayız ama birşey yapılmıyor, uzun yıllardır başedilemiyor.Ona üzülüyorum.

Neyse gelelim 'Aşk' adlı kitaba.Kitapçıda görünce penbe kabı ve kalp şeklinde kapağıyla hemen gözüm ilişti.Arka kapağınıda okuyunca hemen aldım.Bakalım Elif Şafak'ın yazımı nasıl ilk defa okuyacağım.


14 Mart 2009 Cumartesi

Cumartesiden Notlar...


Cumartesi sabahına sırt ağrısı ile uyandım.Bu aralar sürekli sırt ağrısı çekiyorum.Sanırım bir doktor ziyareti gerçekleştirmem gerekecek.Sabahları bu ağrı çekilmez oluyor.Yataktan zor çıkıyorum.

Mert paşa çizgi film karşısında kahvaltısını etti (sorunsuz).Bazen eziyet haline gelebiliyor yemek yedirmek.Bugün bütün öğünlerini süper yedi diyebilirim.


Babamız işten sürprizle gelmişti.Oğluşun doğumgününde, amcası tarafından alınan araba şarjı bittikten sonra bir daha çalışmamıştı.Nihayet babamız onu tamir ettirdi de oğluş arabasına kavuştu.Bakalım arabanın ömrü ne kadar olacak:)


Keyifli bir alış-veriş yaptık.Gülcan'ın blogunda görüp özendiğim sümbül ve ektra lale aldım.Lalelere de bayılırım.Sümbül resmen evime ve içime ferahlık ve mutluluk getirdi.Kendimi hafiflemiş hissediyorum.Kokusu tüm evime yayıldı.Müthiş bir koku.


Oğluş banyo yaptırıldı ve hayretler verici bir şekilde saat 11'den önce uyudu.Aburcuburlar hazırlandı.Şimdi Lost izleme zamanı.

Yarın yorucu bir gün olacak.Eşimin kardeşinin isteme merasiminin 2. bölümü var.Hazırlıklar falan.Bakalım neler olacak.



11 Mart 2009 Çarşamba

'Başucumda Müzik'


Sonunda elimdeki kitabı gözyaşları içinde bitirdim.Kürşat Başar'ın Başucumda Müzik kitabı başlangıçta çok güzel gelmemişti.Yasak bir aşk, evli bir kadının kendini aşık olduğu evli bir adama adayışı kendini unutmak pahasına.Ama okudukça etkilendim ve gözyaşları içinde de bitirdim kitabı.Yasak da olsa böyle aşklar var, yaşanıyor ve çokta etkileyici anlatılmış.Bir kadının duyguları da bu kadar gerçekçi ve etkileyici verilebilir.Öziicim tavsiye etmişti kitabı teşekkür ediyorum.


''Hepimiz, fırtınaların içinde korku ve heyecanla yolculuk etmeyi severiz ama eğer sonunda bir limana sığınabileceğimizi bilmiyorsak...''


Beni oldukça etkileyen bir cümle oldu.Aşkı anlatan, aşkın insana neler yaptığını ve yaptırdığını anlatan etkileyici bir kitap.'Hatırla Sevgili' adlı diziyi izleyenler varsa bana o diziden de çağrışımlar hatırlattı.Okumayan arkadaşlara tavsiye edilir.

7 Mart 2009 Cumartesi

Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun....


Kadın deyince; anne, sevgi, şevkat, emek, güç, başarı ve daha pek çok anlamlı kelime ard arda sıralanıyor.Kadın olmak bir ayrıcalıktır bence.Tarihten günümüze baktıkça ne çok mücadelelerle bir takım hakları elde etmiş kadınlar.Ne zorlulkarla yazar,bilim adamı,heykeltraş, tiyatro oyuncusu, pilot vb. olmuşlar.Hala daha ne zorluklar çekilerek bir yerlere gelme çabası içindeler.


Maalesef ülkemizde hala 'Haydi Kızlar Okula' kampanyaları yapılmakta.Pek çok aile kızlarını okula göndermek yerine evlendirmekte.Şiddet gören o kadar çok kadın var ki.Önce babalarından, kardeşlerinden sonra kocalarından dayak yemekte.Sığınma evlerinde yaşayan ne çok kadın var.Çocukları ellerinden alınan, gösterilmeyen ve daha nice sorunla mücadele etmek zorunda olan kadınlar.


Hem çalışıp hem çocuğuna bakan kadın, evini ve kocasını da idare eden kadın.Zoru başarmak zorunda olan hep kadın yani.Eşit haklar verilmiş verilmesine ama uygulama da hep yetersiz kalınmış.Belki kadın da ihmal etmiş altından kalkamamış bu kadar çok sorumluluğun.Tam savunamamış haklarını.Farkında olarak ya da olmayarak hep sindirilmiş bastırılmış kadın.


Herşeye rağmen kadın olmak ayrıcalıktır diyorum ve herkesin Dünya Kadınlar Gününü Kutluyorum....

5 Mart 2009 Perşembe

Yeni Bir Oyun....


Yaşantımda önem verdiğim zevklerdendir tiyatro izlemek.Dün de yine Ankara Devlet tiyatrolarının bir oyununa 'Pinti Hamit' e gittik.Arkadaşım İlknur çok hasta olunca(tekrar geçmiş olsun diyorum umarım çabuk iyileşir)onların yerine başka arkadaşlarımızla sözleşip oyunu izlemeye gittik.Oyun komedi de olunca biraz güler, eğlenir yenileniriz dedik.Umduğumuzu bulduk dersek yalan olur heralde.Konusu:Aşırı cimri bir adamın çevresine yaşattığı olayların komik yansımaları.Tebessüm ettik ama itiraf etmeliyim çok da başarılı değildi.Değişiklik oldu işte.Aslında devlet tiyatrolarının gitmek istediğimiz birkaç oyunu var ama onlara da bilet bulma sıkıntısı yaşıyoruz.Resmen kapalı gişe oynuyorlar.'Genç Osman' ve Fosforlu Cevriye' izlemeyi çok istediğimiz oyunlar ama anında nasıl biletler bitiyor çözemedik.Sezon bitmeden gideriz herhelde azimliyiz:)


Geçenlerde de itiraf ediyorum 'Recep İvedik'i' izledim.İtiraf ediyorum diyorum çünkü bu konudaki tartışmalara rastlamışsınızdır.Seviyesi belli ,tabii espriler hep malum(belden aşağı).Öyle olunca da izledim derken insan çekiniyor valla.Gülmedim mi güldüm ama tasvip ediyormuyum etmiyorum.Özellikle çocuklar ve gençler için rol model olabileceğini düşünerek tasvip etmiyorum.Yoksa yetişkin insanların sonuçta kendi tercihleridir izlemek.Ama bu kadar konuşulunca herkes merak ediyor ve daha çok izleniyor.Ne diyeyim......

3 Mart 2009 Salı

Tak Tak Takıntılarım...


Takıntılarımın neler olduğunu düşündüğümde aklıma Jack Nicholson'un eskiden izlemiş olduğum çokta iyi hatırlamadığım ama hastalık derecesinde takıntılı olan bir adamı canlandırdığı filmi aklıma geldi.'Benden Bu Kadar' dı sanırım adı.Çizgilere basmadan yürür, lokanta da bile kendi çatal bıçağını kullanırdı vs.

Her insanın takıntıları vardır mutlaka.Kiminin az kiminin çok kimininde hastalık derecesinde.Arkadaşım takıntıların konusunda yaz deyince sanki takıntım yokmuş gibi geldi.Çünkü takıntısı fazla bir eşle evliyim.Düşününce benimde bayaı bir takıntım varmış dedim kendi kendime...

*Ocağı, kapıyı,ütüyü açık bırakmış olabilir miyim sorusu dolanır durur kafamda mesala

*Biraz gecikseler ya da haber alamasam bir süre, sevdiklerimin başına bir şey gelmiş olabilir mi diye düşünürüm

*Bir plan yaparsam o planın bozulmasına takılırım herhangi bir sebeple tüm günümü kabusa çeviririm

*İmalı konuşmalara takılırım(Ne söylenecekse açık söylenmesini yeğlerim)

*Evi temizledikten sonra anında batırılmasına fena takarım:)) bir süre öyle kalsın isterim ama benim afacanla ne mümkün:))

*İnsanların düşüncelerine gerektiğinden fazlaca önem verir kendimi üzerim

*Oğlumun yemek yememesine fena takarım oturur ağlarım:...)

*Oğlum hasta olursa endişeden ölürüm(bütün ebeveynler gibi)

liste daha uzayıp gider tabii.İnsan hayatı endişeler, hüzünler ve küçücük de mutluluk üzerine kurulmuştur.Önemli olan bunları hastalık derecesine getirmemek tabiki.
Not:Başlık Ali Poyrazoğlu'nun Tak Tak Takıntı oyununun başlığından esinlenilmiştir.İzlemedim ama izlemek isterdim.
----------------------------------------------------------------------------------------------

Şimdi gelelim arkadaşım Sevgi Bahçesi beni mimlediği konuya;

1-)Paraşütle atlamaya karar verdiniz ve ilk atlayışınızı yapmaya hazırlanıyorsunuz. Yerde sıranızı beklerken yukardan atlayanları seyrediyordunuz... Aklınızdan neler geçiyor?

*Bunu yapabilirim, bunu yapabilirim......

2-) Sıranız geldi ve uçak üç bin metreye yükselirken siz de kendinizi hazırlıyorsunuz. arkanıza hiç bakmadan önünüzde açılan kapıya geliyor ve kendinizi aşağıya bırakıyorsunuz. Aşağıya atlarken ne diye bağırıyorsunuz

* AAaaaaaaaaaaaa!!!!!! oldu işte ,öleceğim herhalde(muhtemelen korkudan önce gözlerimi kaparım yüreğim ağzıma gelir sonra yavaş yavaş gözlerimi açar ve tadını çıkarırım)

3-) Güvenli bir biçimde yere indiniz.Paraşütünüzü toplarken bir eğitmen size doğru geliyor ve birşeyler söylüyor.Eğitmen ne söylüyor?

* Melek Hanım güzel bir atlayıştı tekrar denemek ister misiniz?( sanırım başka denemek istemem)