21 Ekim 2008 Salı

Mustafa..


Çok heyacanlandım.29 Ekim'in yine benim için sıradan bir gün olarak geçmesini istemedim ve 'Mustafa' belgeselini izlemek de bugünü anlamlı kılabilecekti.Hemen biletimi aldım ve sabırsızlıkla izlemeyi bekliyorum.
Can Dündar (övünerek söyleyebilirim ki aynı okuldan mezunuz)çok başarılı bir belgeselcidir.'Sarı Zeybek' ve 'Köy Enstitüleri' hemen aklıma gelen diğer başarılı belgeselleri.Ve 'Mustafa'yı' duyunca çok heyecanlandım.Atatürk'ü çok farklı yönleriyle anlatacağını, bilinen yönleri yanında bilinmeyenleriylede çok farklı olacağını düşünüyorum.Müziklerini Goran Bregoviç yapmış ve fragmanında dinlediğim çok güzeldi.
O kadar gereksiz şeye o kadar gereksiz para dökülüyorki Neden!! biraz da anlamlı işler yapılmıyor anlam veremiyorum.Tarihimizde ışık tutulması gereken pek çok konu var.İçi boş bir gençlik yetişiyor.Pırıl pırıl beyinler luzumsuz işlerle uğraşıyor.Sizce de biraz cesarete ve bilgiye ihtiyaçları yok mu?!
'Mustafa' herkesin izlemesi gereken bir yapıt diye düşünüyorum.....

16 Ekim 2008 Perşembe

Suçlu Yürekler



Sonunda tiyatro sezonu açıldı benim için.Başlangıç için 'Suçlu Yürekler' oyununu seçmişti arkadaşım ve iyi de yapmış.Çok güzel bir oyundu.Oyunculuk zaten mükemmeldi.Oyun akışı başlangıçta biraz ağır gitsede sonlara doğru tempo hızlandı ve güzel bir bir oyun izlemenin zevkine vardık.Oyuncuları İpek Çeken,Elvin Beşikçioğlu Yıllarca TRT'de başlayıp şimdilerde ATV de gösterilen Bizim Evin Hallerinin Oyuncularından Berna Konur ise ilk defa izlediğim ama çok beğendiğim bir oyuncu oldu.
Oyunun konusu şöyleydi:
------------------------------------------------------------------------------

Özet:
İnsanı yalnızlığa iten ve kaybolan Amerikan ideallerini; uzunca bir süredir birbirinden ayrı ayrı yaşayıp, hiçbir anlamda birbirine benzemeyen, fakat en küçük kız kardeşin cinayete teşebbüsü nedeniyle bir araya gelen ve sürekli birbiriyle rekabet eden üç kız kardeşin beklenmedik buluşmalarını ve onların fırtınalı geçmişlerini resmederek vurgulayan Plutzer, Golden Globes, New York, Film Critics Circle Awards gibi pek çok ödül kazanmış, Diane Keaton, Jessica Lange, Sissy Spacek' in oynadığı film versiyonuyla 3 dalda Oscar' a aday olmuş tatlı sert bir komedrama.

Aile birlik ve beraberliğinin giderek yok olmaya yüz tuttuğu günümüz dünyasında aradığımız güven ve sevginin sadece aile ortamında bulunabileceğini ifade etmesi açısından da ayrı bir önem taşıyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Yalnızlık insanı çok korkutan bir olgudur.Böyle zamanlarda ailemiz olduğunu bilmek bizi rahatlatır.Kavga etmek içinde,konuşmak için de, paylaşmak için de kardeş önemlidir.Varlığını bilmek insanı rahatlatıyor.Kardeşinle arkadaş olabiliyorsan bu daha da güzeldir.Benim kız kardeşim yok ama öyle arkadaşlarım olduğunu bilmekte güzel bir duygu.Heralde kızkardeşlerin paylaşımı daha farklıdır diye düşünüyorum.Yanılıyor muyum bilmem?
Ankaralı tiyatroseverlere tavsiye edebileceğim bir oyun Suçlu Yürekler.

4 Ekim 2008 Cumartesi

GÖLCÜK


Saat 06:20 de uyandık Gölcük'e gidebilmek için o gün.Hava buz gibiydi, yataktan hiç çıkasım yoktu.Biz deli miyiz dedim eşime bu havada nereye gidiyoruz?Zar zor giyinip aşağı indik titreyerek.Hava kapalı görünüyordu ya bir de yağmur yağarsa!..
Bolu'ya yaklaştıkça sisten göz gözü görmez oldu.Berbat bir gün olacak heralde diye geçirdim içimden.Fırından yeni çıkmış ekmekleri aldık.Mis gibi kokuyordu, dayanamayıp birer parça kopardık hepimiz.Döne döne piknik alanına geldik sonunda güneşli bir yer bulup yerleştik.Şansımız yaver gitmişti hava açık ve güneşliydi.Dört bir koldan kahvaltı hazırlamaya koyulduk.Menemen,sucuklu yumurta ve sıcacık çay göl manzarası eşliğinde afiyetle yendi.Gölün çevresinde bir tur attıktan sonra okey masası kuruldu.İp atlamalar,top oynamalar ve mangal keyfine sıra geldi.Yemeyi abarttıktan sonra sıra geldi toparlanıp geri dönmeye.Geri dönüş yolu herzaman uzun olur zaten.Biran önce eve gitsek, yerleştirsek eşyaları, oğlumuzu alsak vesveseleri dolanır kafanın içinde.Neyse geldik evimize, aldık oğlumuzu yanımıza ve işte evimizdeyiz.Güzel bir gün daha böylece bitti işte.Daha nice güzel günlere.....

1 Ekim 2008 Çarşamba

Hayatın Akışı.....


Geç oldu biraz ama herkese iyi bayramlar dilerim.
Bugün oğlum anneannesinde kalıyor.Benim küçük oğlum büyüdü ve kendi isteğiyle yatıya gitti.Bizde sudan çıkmış balık gibi kaldık eşimle.Mert hayatımızın odak noktası olunca o olmayınca kalakaldık.
Yarın yine Bolu-Gölcük'e gidiyoruz komşu grubumuzla.Havaların iyi olacağını öğrenince böyle bir plan yapıverdik.Umarım donmayız soğuktan.Hava değişikliği ve güzel doğası iyi gelecek enerji depolamaya diye düşündük.Umarım bir teslik çıkmaz.Mesala yağmur yağabilir.Bu da o kadar yolu boşa gitmemize neden olabilir.Neyse göreceğiz artık.
Ekim geldi ve tiyatro sezonuda açıldı.Yaşasın....Blogumdan sıkça tiyatro oyunlarından söz edebileceğim umarım.Kitap okumaya da başladım sonunda, Özlemcimin önerisi üzerine Kürşat Başar'ın 'Başucumda Müzik' kitabını okuyorum.İşte böyle gidiyor hayatımın akışı....